Hadisin ne olup ne olmadığına, hadisin bütün meseleleri çözüldükten sonra bize ulaştığına vakıf olamadan hadis (sünnet) inkarcılığına soyunanları birazıcık olsun araştırmaya sevketmek istiyoruz. O yüzden de arada bir hadisle ilgili terimleri açıklamaya gayret ediyoruz.
Bunları yaparken iman ve ilimin nasip işi olduğunu unutmuyoruz. Fakat bugün İslam Dünyası’nda eski ABD Başkanları’ndan Harry S. Truman’ın “İnsanları ikna edemiyorsanız, kafalarını karıştırın.” emrine uygun bir politika ile karşı karşıyayız. Yani Kur’an ve Sünnet İnkarcıları, bu emri “Müslümanları dinsizleştiremiyorsanız, şüpheye düşürün.” diye anladıklarını da biliyoruz.
Bu bağlamda onlardan uzak durmanız gerektiğini yine tekrar ediyoruz. Siz okuyucularımızı ve bütün Müslümanları araştırmaya sevkedebilmek için, konunun kısa özetini sunarak gerisini araştırıp okumayı sizlere bırakıyoruz.
HADİSİN KISIMLARI
Hadis önce makbûl ve merdûd diye ikiye a yrılır. Makbûl olanına sahîh, merdûd olanına da zayıf denir.
HADİSLER ÜÇ KISIMA AYRILIR
- Sahîh hadis
- Hasen Hadîs
- Zayıf Hadîs
Sahih hadis: Şaz ve mu’allel olmayarak, isnadı Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’e veya sahabeden yahut daha sonrakilerden birine varıncaya kadar adl ve zabt sahibi kimselerin, yine kendileri gibi adl ve zabt sahibi kimselerden muttasıl senedlerle rivayet ettikleri hadistir.
Sahih hadisin bir diğer adı da mütevatir hadistir.
Hasen Hadîs: Şaz ve illetten salim olarak, zaptı mükemmel olmayan raviler tarafından muttasıl bir senetle rivayet edilen hadistir.
Zayıf Hadîs: Kendisinde sahih ve hasen hadislerin sıfatları bulunmayan hadistir.
ŞAZ, İLLET VE MU’ALLEL NEDİR?
Istılahta şâz, genellikle umumî hükümlerden veya küllî kaidelerden hariç ve tek başına kalana denir. Hadis ıstılahı olarak ise ravinin muhalefetinden doğan bir zayıf hadis çeşididir. Hadis Usulü alimleri tarafından az da olsa değişik şekillerde tarif edilmiştir.
Hadis terimi olarak illet, dış görünüşü itibariyle kadha sebep olabilecek herhangi bir kusur taşımayan hadisin gerçekte sıhhatine zarar verecek gizli bir kusurundan ibarettir.
İllet ve Mu’allel: Bazı hadisler vardır ki ilk bakışta sıhhat şartlarına uygun görünür. Fakat hadis illetlerini iyi bilen bir alimin araştırması sonucu bu hadisin dışardan farkedilmeyen ve sıhhatini yok edecek nitelikte bir gizli kusuru olduğu açığa çıkar. Bu gizli kusura illet, böyle gizli kusur taşıdığı bir âlimin tetkiki ile anlaşılan hadise ise mu’allel adı verilir.
ZAYIF HADİSİN KISIMLARI
- Mürsel Hadis
- Munkatı’ Hadis
- Mu’dal Hadis
- Müdelles Hadis
- Mu’allel Hadis
- Muztarib Hadis
- Maklûb Hadis
- Şâz Hadis
- Münker Hadis
- Metrûk Hadis
ZAYIF HADİSLERİN KISIMLARININ TARİFLERİ
Mürsel Hadis: Senedinden bir sahabi düşen hadistir.
Munkatı’ Hadis: Senedinden bir kişinin düştüğü veya mübhem birinin zikredildiği hadistir. Zayıf oluşunun sebebi de senedinin muttasıl bulunmayışıdır. Munkatı’ hadis bu bakımdan mürsel gibidir.
Mu’dal Hadis: Senedinden birbiri peşine iki veya daha fazla ravinin düştüğü hadistir. Mu’dal Hadis, muhkatı’ hadisten daha kapalı ve müphemdir.
Müdelles Hadis: İki kısımdır.
- İsnadda tedlis: Ravinin muasırı olup görüştüğü fakat hadis almadığı veya muasırı olduğu halde görüşmediği kimseden hadis işittiğini zannettirecek şekilde rivayet ettiği hadistir.
- Şüyûhta tedlis: Ravinin, durumunu gizlemek istediği şeyhini, haiz olmadığı yüksek vasıflarla anması veya bilinen künyesinden başka bir isimle zikretmesidir.
Mu’allel Hadis: Dış görünüşü bakımından kusursuz gibi görünse bile, sihhatini zedeleyen bir kusuru olduğu anlaşılan hadistir.
Muztarib Hadis: Birçok rivayetleri bulunmakla beraber, bu rivayetler birbirine müsavi olduğu için aralarında tercih yapma imkanı olmayan bir ravinin iki veya dah çok sefer rivayet ettiği, yahut iki veya ikiden daha çok ravinin rivayet ettiği hadistir.
Maklûb Hadis: Ravilerden birinin metindeki bir lafzı veya isnaddaki bir şahsın ismini yahut nesebini alt-üst etmesiyle, tehir edilmesi gerekeni takdim veya takdim edilmesi gerekeni tehir etmesiyle veyahut bir şeyin diğerinin yerine konması suretiyle rivayet edilen hadise denir.
Şâz Hadis: Sika bir ravinin sikalara muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.
Daha hassas bir ifade ile şâz: “Makbul bir ravinin kendinden daha makbul olan bir raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.” (Hafız İbnu Hacer.)
Münker Hadis: Zayıf bir ravinin sika raviye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir.
Metrûk Hadis: Hadiste yalan söylemekle itham edilen yahut fiilî veya kavlî bakımdan fıskı zahir olan veyahut çok gafil veya çok vehimli olan bir ravinin rivayet ettiği hadistir.
MEVZÛ (UYDURMA) HADİSLER
Mevzu hadis, yalancıların uydurduğu ve iftira ederek Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)’e nisbet ettiği haberlerdir.
UYDURMALARI TANIMA KAİDELERİ
Birinci kâide: Hadis uyduran kimsenin, yaptığı işi bizzat itiraf etmesidir.
İkinci kâide: Rivayet edilen sözde bir gramer hatası veya bir mana bozukluğu bulunmasıdır.
Üçüncü kâide: Rivayet edilen sözün tevîli mümkün olmadan akla veya his ve müşahedeye aykırı düşmesidir.
Dördüncü kâide: Hadis diye rivayet edilen sözün, basit bir iş yüzünden şiddetli cezalar veya büyük mükafatlar görüleceğini ifade etmesidir.
Beşinci kâide: Hadis uyduran kimsenin, yalancılıkla meşhur olan, dindar olmayan ve şahsî arzularını tahakkuk ettirmek hevesiyle hadisler ve senedler uydurmaktan korkmayan biri olmasıdır. (1)
HADİSLERİN GENEL DURUMU
Hadisler çok çok önceleri bütün eleme ve imtihandan geçirilmiş, bütün problemleri çözülmüştür. Uydurma olanlar ayıklanmıştır. Her hadisin hangi sınıftan olduğu ya hadis kitaplarında hadisin altına ya da inceleme kitpalarında kaydedilmiştir.
Bugün her okuma yazma bilenin alim kesilmesine ve İslam Düşmanları’na maşa olmasına gerek yok. Ki, bunların isimlerini, kimden emir aldıklarını ve neler yaptıklarını eksiksiz tesbit etmiş durumdayız.
Adı bizden olan sözde akademisyen ve ilahiyatçılardan inkarcı olanların arkalarında olan güçler ve o güçlerin verdikleri emirler belli. İnkarcılığın bir proje olduğu, inkarın sadece hadisle kalmayacağı, Kur’an-ı Kerim’in de bu inkarı hemen hemem her ayetinde yaşadığı ve sonunda sözde Müslüman akademisyenlerimizin eliyle -hâşâ- Allah Teâlâ’nın inkarına kadar götürüleceği malumdur. Ki, bu da bugün bile yapılıyor.
KUR’AN VE SÜNNET İNKARCILARININ ÇAPSIZLIKLARI
- İnkarcıların derdi sadece İslam dini ile savaşmaktır.
- Onların imanları ve kutsalları yoktur.
- Efendilerini ve önlerinde eğilenleri kaybetmemek için her şeyi inkar ederler.
- Meydanı boş bulmuş ve efendilerini memnun etmek için ağızlarına geleni söylemekten çekinmiyorlar.
- Buldukları bir kameranın karşısında esip gürleyen bir güvene sahipler.
- Vur-kaç takdiği ile ekrana çıkan insanlara karşı kin ve küfürlerini kusuyorlar. Tabii karşılarındaki mülayım insanlar “Başım, gözüm…” deyinceye kadar program bitiyor.
- Sıkıştıkları zaman da, “Ben öyle demedim” giyerek sözlerini inkar ediyorlar. Fakat söyledikleri sözleri medya ve sosyal medyada yayılmaya, fitne ve fesat saçmaya devam ediyor.
Velhasılı insanımızın imanlarını çalmaya devam ediyorlar. Bunlara “Dur!” demenin zamanı gelmedi mi?
Muhammed Mücahid Okcu
KAYNAKLAR:
- Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları. Dr. Subhi es-Salah, mütercim M. Yaşar Kandemir, Ankara 1973, s. 116-236)